Bu yazımda bende hiç alışık olmadığınız bir tarzda yazacağım sizlere. Biraz gülecek, biraz sorgulayacağız. Bu yüzden sohbet eder gibi, yabancı birine anlatıyormuş gibi yazmak isterim.
Bu haftaki yazımın konusu “Gemlik”. “O nedir, ne değildir?” , “Yenilir mi, içilir mi?” demeyiniz. Gemlik; Yeşil Bursa’ nın en nadide ilçesi, Marmara Denizi’nin son durağı, sanayileşmenin büyük ayağı, şirin mi şirin, güzel mi güzel… Hayır, hayır bunlardan bahsetmeyeceğim.
Bu haftaki yazımın konusu “Gemlik”. “O nedir, ne değildir?” , “Yenilir mi, içilir mi?” demeyiniz. Gemlik; Yeşil Bursa’ nın en nadide ilçesi, Marmara Denizi’nin son durağı, sanayileşmenin büyük ayağı, şirin mi şirin, güzel mi güzel… Hayır, hayır bunlardan bahsetmeyeceğim.
Gel gelelim efendim; kanalizasyon kokulu denizinden, bisiklet yolu olmadığından geceleri bisikletleriyle kordonda insanların üzerine çıkan gençlerinden, kahveyi andıran deniz manzaralı çay bahçelerinden, Balıkpazarı’ nın ve Top sahasının bıçkın delikanlılarından ve bunlar gibi birçok şeyden bahsedeceğim.
Gemlik; zamanında Yunanların yaşadığı ve çevresinde hala onlardan izler taşıyan bir kasaba. Laf aramızda; Yunanların gözü hala Gemlikte derler. Şehir efsanesi midir bilmem ama Kurtuluş Savaşı döneminde düşman denize döküldüğünde buranın yerlileri olan Yunanlar değerli eşyalarını geri döneceğiz düşüncesiyle arsalarına gömmüşler. Sonra Gemlik şimdiki sakinlerine pay edilince şimdiki birçok Gemlik zengini topraktan çıkardıklarıyla zengin oldu derler. Ben görmedim, duydum.
Gemlik; zamanında Yunanların yaşadığı ve çevresinde hala onlardan izler taşıyan bir kasaba. Laf aramızda; Yunanların gözü hala Gemlikte derler. Şehir efsanesi midir bilmem ama Kurtuluş Savaşı döneminde düşman denize döküldüğünde buranın yerlileri olan Yunanlar değerli eşyalarını geri döneceğiz düşüncesiyle arsalarına gömmüşler. Sonra Gemlik şimdiki sakinlerine pay edilince şimdiki birçok Gemlik zengini topraktan çıkardıklarıyla zengin oldu derler. Ben görmedim, duydum.
Sonra Gemlik; herkesin herkesi tanıdığı memlekettir ayrıca. Sokağa çıkmayagörün onbeş dakikalık mesafe kırkbeş dakika olur. Ayşe Teyzegillerden, Ahmet amcaların Alamancı torununa kadar görür, uzun hal-hatır sorgusundan sonra iki dakika içinde yolunuzun bir başka tanıdık tarafından kesileceğini bilerek demir alırsınız.
Tanıdık iyidir, hoştur; fakat bir o kadar da tehlikelidir. Bir kere aşık olunmaz Gemlik’ te. Bırakın elele tutuşmayı; farklı cinsiyetten iki genç yanyana yürüyorsa eğer sevgilidir. Kadın günlerinde Fatma Hanımın kızıyla Hatice hanımın oğlu konuşulur. Yine de olan Fatma hanımın kızına olur. Babayla telefon trafiği yapılır ve ilk aşk mahalle baskısıyla baltalanır.
Bir de ilginçtir ki; denize kıyısı olan bir memleket olmasına rağmen kapalı toplum yapısına bağlıdır Gemlik. Genç kızlar genellikle açık giyinmez, çok açık giyinene iyi bakılmaz. Çocukken bir elde salçalı ekmek, bir elde top gece yarılarına kadar sokakta oynarken; biraz büyüyüp, serpilince akşam ezanıyla eve girer. Yolda, sokakta alenen alkol alınmaz. Elinde sigarayla kadına iyi bakılmaz.
Dedik ya, kapalı toplum yapısı diye; erkeği de bu yüzden daha açtır güzel kadına. Yasaklar arzu uyandırır ya; güzel kadınlar bolca süzülür, sonra eşsiz iltifatlara (!) mazhar olurlar.
Gemlik insanı yazın Kumla’ya akar. Aslına bakarsanız Kumla’nın fiziksel olarak Gemlik’ten farkı yoktur. Ancak; Kumla’ da daha bir tatilci hissedersiniz kendinizi. Kumla gibi Narlı, Armutlu, Fıstıklı, Kurşunlu, Kapaklı vardır. Ama en çok Kumla’yı sever Gemlik halkı. Ha bir de Özdilek vardır. Genelde kışın tercih edilir. Hafta sonları boş masa bulmak imkansıza yakındır. Bu insanlar Özdilek yokken ne yapıyorlardı acaba diye düşündürür.
Bundan bahsetmesek olmaz. Gemlik erkeği racon adamıdır. Eski sevgilisine yan baktırmaz. Sevdi mi sonuna kadar gider. Bazen de kafası bozulur “Çakmağın neden yok?” diye adam döver. Sivri burun kundura, çeşitlik renk ve desenlerdeki gömlekler resmi kıyafetleridir. Doğan görünümlü Şahin sever, modifiye eder, disko müzikleriyle sahili turlamaya bayılırlar. Gemlik adeta Kurtlar Vadisidir. Polat’ı Memati’si en bol olanından. En tercih edilen dayak şekli kemerle olanıdır. Bir de seri katilleriyle meşhurdur.
Ayrıca çok da sıcaktır Gemlik. Çamaşırlarınız daha ipe sermeden ışık hızıyla kurur. Yazın öğlen Gemlik sahiline çıkılmaz. Çıkan buharlaşmadan kurtulamaz.
Şimdi diyeceksiniz ki; “Yahu Tuğba hiç mi iyi yönü yok şu memleketin senin gözünde?” Var efendim, var. Hem de çok var. Ama ben size derim ki; gelin Gemlik’ i bir de dünya gözüyle siz görün. Şahin Tepesi’ nden gün batımı izleyin, Umurbey Celal Bayar Anıtından manzarayla mest olun, yaz geceleri çıkın sahilin curcunasına, iki dost görüp laflayın. Yahut hiçbir şey yapmayın. Benim gibi gecenin bir üçünde uykunuzu bölün, balkona oturun. Önünüzdeki güzel körfeze bakın. Ayın ışığında dalgaların raksını seyredin. Tahta köprüde demlenenler kadar dertsiz olmayı dileyin.
Bakmayın bunları dediğime Gemlik güzeldir aslında. Yaşamayı, anlamlandırmayı bilene…
Ha şimdi merak ediyorsanız “Şimdi bunu niye yazdı?” diye. Olur ya bir gün ünlü bir yazar olurum. Gemlik’ in girişindeki “Gemlik’ e doğru denizi göreceksin./ Sakın şaşırma. Orhan Veli Kanık” tabelasının yanına üç-beş kelamımı sığdırırsınız. Belli mi olur?
Tuğba DEMİROK
Post A Comment:
0 comments: