Sudüşen Şelalesi

Sudüşen Şelalesi

Çok yakınımızda olmasına karşın görmek isteyip de bir türlü göremediğim bu şelaleyi arkadaşlarımın aracılığıyla görme olanağına kavuştum. Hüseyin Bey, biz yarın Ferit Beyle Sudüşen Şelalesine gideceğiz, gelmek ister misin, deyince seve seve gelirim dedim.
Umurbey’den  saat 1.30 da yola çıktık. Gemlik bize 3 km uzaktaydı. Oradan Kumla’ya doğru hareket ettik. Gemlik – Kumla arası da  7 kilometre... Kumla’nın girişinden Haydariye Köy yoluna saptık. Yavaş yavaş yükseklere tırmanıyor, çevreyi  seyredi yorduk. Kumla ve  Gemlik kuşbakışı çok güzel görünüyordu. 9 kilometre sonra Haydariye köyüne gelmiştik.

Dağların arsında, yeşillikler içinde şirin bir köy. Hayvancılık yapıldığı uzaktan belli oluyor. Çayır denecek ya da bahçelerin içinde büyükbaş hayvanlara rastlıyorsunuz. Yol üzerinde sıkça çeşmeler karşımıza çıkıyor. Evlerin  bir çoğu  geniş bahçelere sahip. Bahçelerde çeşitli meyve ağaçları dikilmiş, bunlar içinde erik ağaçları dikkatimizi çekiyor.

Yola devam edi yoruz. 4-5 kilometre daha gittiğimizde yeşilvadi denilen yere geli yoruz. Suların gürül gürül aktığı çok güzel bir piknik yeri karşılı yor bizi. Mola vermek,  biraz dinlenmek bize iyi gelecek.  Et-mangal yapmanız  ve alabalık yemeniz de mümkün.
Köylülerin işlettiği küçük lokantaya benzeyen bir yer var. Hatta köy tipi bir fırın da yapmışlar, köy ekmeği üretiyorlar. İşletmenin sahipleri arkadaşların tanıdığı çıktı. Haydi bir çay içelim, ardından da yemek yeriz dedik. Çevreyi gezmeye çalışıyoruz. Yıllanmış çınar,  meşe ve gürgenler nefis bir gölge ve serinlik sunuyor. Çok yakınınızda suyun şırıltısını duymanız ne kadar güzel! Yukardan akan sudan  bir çark yardımıyla  elektrik elde edi yorlar. İşletmenin sahibi size istediğiniz kadar elektrik verebiliriz, diyor.
Yeşilvadi’de  elektrik enerjisinin elde edildiği yer.

Sudüşen Şelalesine gidip geri dönenler çok, orada oturacak yer bulmak mümkün değil diyorlar. Gelenler masa kiralıyor buradan. Çoluk çocuk oturup yanan mangallarda kendilerine şiyecek hazırlıyorlar.
Görevli arkadaşa bize öncelikle çay getirmesini söylü yoruz. Farklı bir şey yiyelim, bu da alabalık olsun diyor ve balıkları önceden söylü yoruz. Yarım saat içinde balıklarınız hazır olur, diyorlar.
Hava çok sıcak olmasına karşın burası alabildiğine serin , insana rahatlık ve huzur veriyor. Oksijeni bol bir alan. Keşke imkan olsa da depolayabilsek.
Çevrede pek çok yerden akan su, suskunluğu ve dinginliği bozuyor. Akan bu suyun şarıl şarıl sesini duyuyorsunuz. Yumuşak bir koltuk aramazsanız yere  serilen bir kilim üzerinde güzel bir uyku çekebilirsiniz.
Ortaya konan kocaman bir ocak ve üzerine de büyük ızgaralar yerleştirilmiş yerden, duman ve kokular etrafa yayılıyor. Köfte ve tavuk kokusu insanın iştahını açıyor.
Devamı yarın...
ERHAN İZGİ